ŞEB--İ ARUS: Sevgiliye Kavuşma
Mevlana'nın sevgiliye kavuşup vuslata ermesi sebebiyle ülkemizde her yıl 7-17 Aralık günleri düzenlenen Mevlana Haftası'na giriş yapmış bulunmaktayız.
Mevlana'nın sevgiliye kavuşup vuslata ermesi sebebiyle ülkemizde her yıl 7-17 Aralık günleri düzenlenen Mevlana Haftası'na giriş yapmış bulunmaktayız. Ben de bu vesileyle size Şeb-i Arus'tan söz etmek istiyorum.
“Şeb” gece, “Arus” ise düğün anlamına gelir. Bu bağlamda Şeb-i Arus, kelime anlamıyla “düğün gecesi” demektir. Ancak tasavvufi anlamı çok daha derindir. Mevlevi tarikatının kurucusu Mevlana, hoşgörüsünü kendi felsefesiyle harmanlayarak Şeb-i Arus’u “Sevgiliye kavuşma gecesi” olarak tanımlamıştır.
Burada kastedilen sevgili, bizim bildiğimiz anlamdaki sevgili değil; en yüce sevgili olan Allah’tır. Mevlana, Allah’a kavuştuğu için ölümü bir son olarak değil, ilahi aşkın tamamladığı bir düğün olarak görmüştür. Bu nedenle öğrencilerine:
“Ben ölünce üzülmeyin, sevinin.”
demiştir.
Somut bir örnek vermek gerekirse, Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, babasının ölümüne çok üzülse de onun yolundan ayrılmayarak ölümü bir son değil, sevgiliye kavuşma olarak görmüştür. Bu nedenle Şeb-i Arus gecesinde ağlamak yerine, babasının vuslatını kutlamıştır. Sultan Veled bu hususta şöyle der:
“Babam bu dünyadan ayrılmadı, sadece sevgiliye döndü. Bizim gözümüz ağlasa da kalbimiz sevinir.”
Mevlana, 17 Aralık 1273’te (Hicri takvime göre) muradına ermiştir. Bu tarih her yıl, başta Konya olmak üzere dünyanın birçok yerinde Kur’an-ı Kerim tilavetleri, sema gösterileri ve ney sesleri eşliğinde huşu içinde anılmaktadır.
Bize düşen ise sadece törenleri izlemek değil, Mevlana’nın felsefesini anlamaktır. Onun gözünden ölüm, ilahi aşk ve olgunlaşma temasını kavradığımızda, Mevlana’nın dediği gibi:
“Hamlıktan pişmeye, pişmekten yanmaya erebiliriz.”

