Konacık’ta Şehirleşme ve Mahalle Kültürü Çatışması

Konacık… Bir zamanlar Bodrum’un merkezine yakın ama kendi içinde sessiz, sakin, mahalle dokusunu koruyan bir beldeydi.

Konacık’ta Şehirleşme ve Mahalle Kültürü Çatışması
Konacık’ta Şehirleşme ve Mahalle Kültürü Çatışması

Konacık… Eskiden Bodrum’un merkezine birkaç dakikalık mesafede, ama kendi içinde bambaşka bir dünyaydı. Çam ağaçlarının gölgesinde uzanan yollar, mandalina bahçelerinden yükselen mis gibi kokular ve sokak aralarında yankılanan çocuk kahkahaları… Baharın ilk günlerinde, sabahları taze çiçek kokusuna karışan horoz sesleriyle uyanırdınız. Akşamüstleri ise evlerin önünde toplanan komşuların çay eşliğinde yaptığı sohbet, günün yorgunluğunu alırdı.

Ama son on yıl, Konacık’ın çehresini baştan sona değiştirdi. Artık tek katlı, bahçeli evlerin yerinde çok katlı apartmanlar, devasa siteler yükseliyor. O bahçelerin yerini beton otoparklar, o toprak yolların yerini asfaltın sıcağında kavrulan kaldırımlar aldı.

Kaybolan Kapı Önü Sohbetleri

Bir zamanlar Konacık’ta kapılar kilitlenmezdi. Komşunuz bahçenizden mandalina toplar, size seslenmeden kendi evine götürürdü. Kimi zaman tencereyle pişmiş kuru fasulye, kimi zaman fırından yeni çıkmış çörek, komşunun kapısına bırakılırdı. Şimdi ise apartmanların demir kapıları, güvenlikli sitelerin kartlı girişleri var. İnsanlar artık birbirlerinin isimlerini bile bilmeden yan yana yaşıyor.

Yeni gelenler, çoğunlukla başka şehirlerden. İş imkânı ya da Bodrum hayaliyle yerleşen bu insanlar, mahalle kültürünü tanımadan kendi düzenlerini getiriyor. Bu durum, eski Konacık sakinleriyle yeni nesil kentliler arasında görünmez bir mesafe yaratıyor.

Çocuk Sesinden Motor Gürültüsüne

Benim çocukluğumda, Konacık’ın ara sokaklarında top oynayan, bisiklet süren çocuklar vardı. Araba geçince herkes kenara çekilir, sonra oyun kaldığı yerden devam ederdi. Şimdi o sokaklarda araç park yeri bulmak neredeyse imkânsız. Çocuk sesi yerine, kuryelerin motor gürültüsü duyuluyor.

Ticaret de bölgenin ruhunu değiştirdi. Ana caddeler boyunca açılan zincir marketler, showroomlar, mobilyacılar ve büyük mağazalar, Konacık’ı bir alışveriş koridoruna çevirdi. Ekonomik hareketlilik iyi ama bu yoğunluk, mahalle dokusunun sessizliğini tamamen silip süpürdü.

Eski ile Yeni Arasında İnce Bir Hat

Bugün Konacık’ta iki dünya yan yana yaşıyor: Hâlâ bahçesinde domates eken, çamaşırını ipe asan, kapı önünde sandalye atıp sohbet eden eski mahalle sakinleri… Ve balkonunu bile kullanmayan, komşusuyla sadece asansörde selamlaşan yeni apartman sakinleri.

Bazen bu iki yaşam biçimi arasında küçük çatışmalar yaşanıyor. Mesela eskiler için sokakta oturmak, kapı önünde mangal yakmak, bahçede müzik dinlemek sıradan bir alışkanlıkken; yeniler için bu “gürültü” ya da “rahatsızlık” anlamına gelebiliyor. Böylece mahalle kültürünün doğallığı, modern şehirleşmenin kurallarıyla çatışıyor.

Geleceğe Dair

Konacık’ın bu hızlı değişimi, bana şu soruyu düşündürüyor: On yıl sonra burası nasıl olacak? Eğer planlı, insan odaklı bir şehirleşme olmazsa; eğer ortak alanlar, sokak etkinlikleri, mahalle festivalleri gibi buluşma noktaları yaratılmazsa; Konacık sadece bir “konut bölgesi”ne dönüşecek.

Oysa Konacık’ın ruhunu korumanın yolu, bu iki dünyayı bir araya getirecek köprüler kurmaktan geçiyor. Mahalle kültürünü tamamen kaybetmeden, modern yaşamın konforuyla harmanlamak mümkün. Yeter ki bunu isteyelim.

Belki de ilk adım, kapılarımızı —en azından gönlümüzün kapılarını— yeniden açık tutmak.