Ortaca Pir Sultan Abdal Derneği’nden Aras’a Onursal Üyelik

CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Aras, Ortaca Pir Sultan Abdal Kültür Derneğini ziyaret etti. Aras, “Yüz yıllardır kardeşçe yaşadığımız bu ülkede son 22yıldır ayrıştırılıyoruz, ötekileştiriliyoruz, düşmanlaştırılıyoruz. Toplumu bölerek, parçalayarak iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar” dedi

Ortaca Pir Sultan Abdal Derneği’nden Aras’a Onursal Üyelik
Ortaca Pir Sultan Abdal Derneği’nden Aras’a Onursal Üyelik
Ortaca Pir Sultan Abdal Derneği’nden Aras’a Onursal Üyelik
Ortaca Pir Sultan Abdal Derneği’nden Aras’a Onursal Üyelik
Ortaca Pir Sultan Abdal Derneği’nden Aras’a Onursal Üyelik

CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Aras, Ortaca Pir Sultan Abdal Kültür Derneğini ziyaret etti. Aras, “Yüz yıllardır kardeşçe yaşadığımız bu ülkede son 22yıldır ayrıştırılıyoruz, ötekileştiriliyoruz, düşmanlaştırılıyoruz. Toplumu bölerek, parçalayarak iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar” dedi

CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Aras, seçim çalışmaları doğrultusunda Ortaca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Cemevini ziyaret etti. Aras’a Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından onursal ve fahri üyelik verildi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği rozeti takan Aras, iktidarın ayrımcı, kutuplaştırıcı politikalarını eleştirdi. Ziyarete, PSAKD Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Akbal, PSAKD Muğla Şube Başkanı İlyas Durna, PSAKD Ortaca şube başkanı Ülkü Aydoğan, PSAKD Fethiye Şube Başkanı Turgut Sevinç, Cumhuriyet Mahallesi Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Namık İlhan, Kemaliye Sosyal Yardımlaşma Dergi Başkanı Zeynel Altın, 23. Dönem Milletvekili Ali Arslan ve CHP Ortaca Belediye Başkan Adayı Evren Tezcan katıldı.

“22 YILDIR AYRIŞTIRILIYORUZ, DÜŞMANLAŞTIRILIYORUZ”

Ortaca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Cemevinde konuşan Aras, iktidarın toplumu ayrıştırdığını, kutuplaştırdığını söyledi. İktidarın ayrıştırma ve kutuplaştırma politikasına tepki gösteren Aras, “Muğla’mızı adım adım dolaşıyorum. Memleketimiz gerçekten bir doğa harikası, bir tarih, bir kültür merkezi. Çok güzel bir kent. Muğlamız her kesimden insanıyla kardeşçe, dostça binlerce yıldır yaşanmaktadır. Ben Bodrum'dan geliyorum. Bodrum üç bin beş yüz yıllık tarihiyle medeniyetlere şahitlik yapmış bir kenttir. Burası üç bin beş yüz yıldır huzur içerisinde, mutluluk içerisinde yaşayan insanların memleketidir. Ortacamız da öyle, Dalamanımız da öyle. Muğla'mızın bütünü öyle.Bütün canlarla, dostlarla, arkadaşlarla herkesin derdini dinliyoruz. Dertler ortak genelde sadece dediğim gibi işin belediyecilik kurumsal tarafı dışında aynı zamanda zaten bizlerin hedefi yirmi iki yıldır maalesef bir karabasan gibi ülkemizin üstüne dökmüş bu anlayıştan kurtulma iradesi. Çoğunlukla bunu görüyoruz. Bu her konuda tezahür edebiliyor. Ekonomi konusunda tezahür ediyor. Özgürlükler konusunda, demokrasi konusunda tezahür edebiliyor. Yine eğitim konusunda, sağlık konusunda yani cumhuriyetin eski yurttaşları olarak yüz yıllardır yaşadığımız bu ülkede maalesef son yirmi iki yıldır ayrıştırılıyoruz, ötekileştiriliyoruz, düşmanlaştırılıyoruz. Birbirimizden uzaklaşıyoruz. Birbirimize bakış açılarımız değişiyor. Bu şekilde yaparak iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar. Toplumu bölerek, parçalayarak, kontrol ederek, kendi tabanlarını konsolide ederek, tamamen iktidarlarının devamı ve orada kalmakla ilgili bir iradeleri var. Başta toplumun menfaatiymiş, halkçılıkmış, cumhuriyetmiş, ya da ekonomiymiş fakir fukaraymış, hiçbir şey bunların umurlarında değil. Bunu çok net görüyoruz. Doğaymış, ağaçmış, çiçekmiş, denizmiş, koymuş, kıyıymış, ormanmış hiçbir şey umurlarında değil. Bunu çok net görebiliyoruz. Ve burada bizim büyük bir ittifak yapmamız gerekiyor. Bu ittifak aslında siyasetin de üzerinde bir ittifak. Cumhuriyet içerisinde bir araya gelmemiz gerekiyor. Yirmi iki yıldır yaşadıklarımız ortada. Kaynakları da tüketiyorlar. Ülke büyük sermaye tarafından işgal edilmiş, emperyalistler tarafından köşesi kapatılmış. Kendi emelleri için tıpkı Atatürk'ün dediği gibi dış düşmanlarla iş birliği halinde artık kendi yaşamlarını sürdürmek için bir avuç insanın menfaati için koca bir ülkeyi yok etmek planındalar. Yani biz bunları net bir şekilde görebiliyoruz” diye konuştu.

“KARDEŞÇE YAŞAMAK İSTİYORUZ”

Anadolu kültürünü tanıma fırsatı yakaladığını ifade eden Aras, Türkiye’nin büyük bir kültürel zenginliği olduğunu söyledi. Aras, “Hem Güneydoğu'yu gördüm, Doğu Anadolu'yu gördüm, Orta Anadolu'yu gördüm. Alevilik, Sünnilik bölgedeki Kürtler, Zazalar, Lazlar, Çerkesler, Boşnaklar yani ülkemizde yaşayan  herkesle bir mesaim oldu. Ve onların kültürlerine de hakim olma şansını yakaladım. Memleketimizde büyük bir kültürel zenginlik var. Balkanlarda görev yaparken orada da aynı şeyle karşılaştık. Orada da Alevi Bektaş Tekkeleri vardır. Orada bile bu tahakküm ve baskılar devam ediyor. Yani bütün Balkanlar'da devam ediyor. Bizler çok da bir şey istemiyoruz. Aydınlık Türkiye Cumhuriyeti'nde huzur içerisinde kardeşçe yaşamak istiyoruz. Çocuklarımızın gençliği garantide olsun istiyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği olsun istiyoruz. Adalet olsun istiyoruz. Karşılarında tepki gösteren gazeteci cezaevine girmesin istiyoruz. Maalesef bunlar bile bu topluma çok görülüyor. İktidarın yoğun baskısına karşı bizler siyasetin aşkın gücünü kullanmak zorundayız. Kimsenin vatanıyla, devletiyle, milletiyle, bayrağıyla, bir problemi yok burada. Ama olanlar ortada. Tam tersi bir maskeyle sanki cumhuriyet sevdalılarının, Atatürk sevdalılarının tam tersi bu ülkeye ihanet ettiklerini ifade ediyorlar. Maskeyi çıkardığınızda altından tarikatlar, cemaatler çıkıyor. 2002’de demokrasi, barış, özgürlük söylemleriyle geldiler. Ama gördük ki o trenden indiler” dedi.

“BAKANLAR İŞİ GÜCÜ BIRAKMIŞ SEÇİM ÇALIŞMASI YAPIYOR”

Seçim döneminde iktidarın manipülasyon yöntemini eleştiren Aras, Bakanların seçim çalışmalarına katılmasına tepki gösterdi. Bakanlara seslenen Aras, “Ülkenin bütün kaynaklarının hunharca talan edildiği bir dönemde ne yapıp ne edip bu düzeni değiştirmemiz lazım. O yüzden önümüzdeki seçimler bizim için önemli bir eşik. Yerel seçim bu ama onlar her seçimi bir hesaplaşma olarak görüyorlar. Sürekli kendi taraflarına bu şekilde sesleniyorlar. Geçen dönem işte Kandil'den videolar oynatıyorlardı. Şimdi de dolarlar, eurolar oynatmaya başladılar. Devlet gücü ellerinde, topuyla, tüfeğiyle, bütün kamu gücüyle, basın gücüyle, medya gücüyle, sermaye gücüyle her şeyle görüyorsunuz. Seçimleri nasıl manipüle ediyorlar. Seçiminde tüm bakanlarımız sahada. Vatanı, milleti görevlendirmiş, bakan yapmış. Diyoruz ki gidin kardeşim adaleti çözün, Milli Eğitim'i çözün, çevreyi koruyun, ormanı koruyun, işinizi yapın. Onlar iş gücü bırakmışlar İstanbul'da seçim çalışmasına gidiyorlar. Artık istihbaratıyla, basınıyla, medyasıyla her gün bizim adaylarımız hakkında yeni bir kayıt, tamamen toplumu manipüle edecek, kafasını karıştırıcı sahte ses kayıtları çıkarıyorlar. Tamamen bir karmaşa, kargaşa ortamı yarattılar. Bunların tabii ki yapmak istediklerine izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“VATANDAŞI BİLİNÇLİ ŞEKİLDE YOKSULLAŞTIRIYORLAR”

İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Aras, iktidarın vatandaşı bilinçli bir şekilde yoksullaştırdığını söyledi. İktidarın ekonomi politikaların reddedilip sosyal politikalara ağırlık verilmesi gerektiğini belirten Aras, “Bir arada kol kola, omuz omuza, el ele olmamız lazım ki bunların yapmaya çalıştığını, en azından bu saldırıları birazcık hafifletelim. İşin ekonomik tarafına geçince aslına bakarsanız yine aynı sebeple yapılmış. Yine belli hedeflere ulaşmak için ortaya konmuş. Fakirleşen, yoksullaşan kitleler artık kendi dertleriyle uğraşmaktan özgürce düşüncelerini ifade edemezler. Son enerjilerini kullanmaktan çıkıp da bir şey söyleyemezler. Yine aynı hedeflerle, emperyalist hedeflerle gidilen yol bu. Onların yapmaya çalıştıkları, şu anda da yaşadığımız bu. Ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Ama bu krizin gelişi dünden belliydi. Çünkü tamamen aykırı politikalarla, hatta kendileri bunu açık ifade ederek, ortaya koyarak geldik bugüne kadar. Seçim öncesi nasıl tuttular doları, seçim sonrası birdenbire yularından boşanmış gibi zamlar arka arkaya geldi. İnsanların artık satın alma gücü kalmadı. 31 Mart'tan sonra da yine aynı şekilde olacak. Şu ana kadar iyi kötü tutabiliyorlar bir yerlere kadar. Ama bundan sonra tutmayacaklar. Yerel yönetimler olarak en azından iktidarın uyguladığı bu sadaka ve güvenlik politikalarını kesinlikle reddedip biz sosyal politikalarla vatandaşlarımızın yanında olmak zorundayız” dedi.