Bodrum'da, Yeşil Mutabakat ve Türkiye’nin Enerji Gündemi Konuşuldu
Bodrum Belediyesi ve Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği (UIK) işbirliği ile Umurça Parkı’nda Yeşil Mutabakat ve Türkiye’nin Enerji Gündemi üzerine mini bir panel gerçekleştirildi.
Bodrum Belediyesi ve Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği (UIK) işbirliği ile Umurça Parkı’nda Yeşil Mutabakat ve Türkiye’nin Enerji Gündemi üzerine mini bir panel gerçekleştirildi. Prof.Dr.Haldun Yalçınkaya’nın moderatörlüğünü yaptığı panelde Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, UIK Başkanı Prof.Dr. Mustafa Aydın, İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç.Dr. Çiğdem Nas ve Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütcü konuşmacı olarak yer aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu’nun da dinleyiciler arasında yer aldığı programa Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz ile yönetim kurulu üyeleri ve Uluslararası İlişkiler Konseyi üyeleri katıldı.
Çevre konusunda bilimin uluslar arası ilişkilere ve siyasete yansıması ile ilgili bilgiler veren Prof.Dr. Mustafa Aydın, bu konuda dünyada bulunulan girişimlerden bahsetti.
Son birkaç yıldır dünyada bir yeşil dalga estiğini ifade eden Aydın, “Dünyanın en önemli gündem maddelerinden bir tanesi haline geldiği için artık siyasilerde bunun önünde duramaz hale geldi. Bu konunun bilimsel olarak artık konuşulacak bir tarafı kalmadı. Çünkü küresel olarak bir iklim değişikliği yaşıyoruz ve artık bunun adı iklim krizi. Artık dönülemez noktaya da çok yaklaşmış durumdayız. İşin siyasetini yapan insanlar da, endüstri kuruluşunun ekonomik baskısının altında olmalarına rağmen çevre ile ilgili verdikleri sözleri yerine getirmek zorundalar. Dünyada bu kadar geniş mutabakata sahip olan bir başka konu yok. AB ülkelerinin yanı sıra, ABD, Çin, Japonya gibi dünya ekonomisinin %80’ine hakim olan ülkeler bu konuda anlaşmış gözüküyorlar. İşte bu yeni dünya düzenini getiriyor. Hem siyasetin yapılış tarzında ciddi bir değişime, hem de üretim süreçlerinin ve ekonominin kökten değişmesine neden olacak.” diye konuştu.
Yeşil Mutabakat’ın hayata etkisiyle ilgili bilgiler veren Doç.Dr. Çiğdem Nas, “İklim politikalarında yıllardan beri lider konumda olan Avrupa Birliği 2019 yılı sonu itibariyle Yeşil Mutabakat’ı uygulamaya soktu. Yeşil Mutabakat ile ilgili en büyük değişim, bunun Avrupa Birliği’nin temel ekonomik büyüme stratejisi haline gelmiş olması. Bu bir iklim politikası olması haricinde tüm politikaları etkileyecek temel bir dönüşüm süreci.Burada ülkemizi etkileyecek en önemli kısım ihracat. Türkiye’nin gümrük birliği ilişkisi ve neredeyse ihracatının yarısını Avrupa Birliği’ne yapıyor olması önemli. AB’nin ürün standartlarının Türkiye’yi etkilemesiyle, oraya mal ihraç edebilmek için bu standartlara uygun üretim yapmanız gerekiyor. Özellikle karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik bir uyum sürecine girilmesi anlamına geliyor. Bunun da en önemli boyutunu sınırda karbon düzenlemeleri mekanizması oluşturuyor. Son düzenlemelerde Avrupa Birliği’ne yapılacak ihracatın şu anda %2’sini etkileyecek ancak önümüzdeki süreçte ürün çeşitliliğinin artması bekleniyor.” dedi.
Yeşil Mutabakat’ın enerji boyutunda yansıması ile ilgili bilgiler veren Mehmet Öğütçü konunun kentler açısından önemine vurgu yaptı. “Dünya nüfusunun %54’ü kentlerde yaşıyor. Hem karbon emisyonlarından kaynaklanan hem de yerel çevrede oluşan kirlilik kentlerde oluşuyor. Atık yönetiminden, kamu değişimine kadar uzanan yelpazede muazzam bir odak var. Eğer yerel düzeyde uygulanamayacaksa, hükümetin aldığı kararlar ya da AB’nin ilan ettiği deklarasyonların hiçbir anlamı yok. Bu anlamda Bodrum gibi sorunları olan bir kent buradan çok şey öğrenebilir ve çeşitli projeler gerçekleştirebilir. 2050 kolay bir hedef değil, bunu kısa, orta ve uzun vadeli diye ayırmak gerekiyor. Burada kilit noktalardan birisi de iklim değişikliğinin bizim hayatımıza dokunduğunu görmek. AB’nin yeşil mutabakat prensiplerinin altında bu yatıyor. Yani sadece enerji üretimini, tüketimini azaltalım, karbondioksit oranı düşsün enerji verimliliğini artıralım değil insanların refahını huzurunu nasıl artırırız düşüncesi. Artık kapitalist, liberal ve serbest piyasa ekonomisi değil, önümüzdeki dönem döngüsel ekolojik ekonomiye geçiş dönemidir. Bu konuda geri kalırsak bizim yaşayacağımız çok ağır sorumluluklar var.” Dedi.
BAŞKAN ARAS: İKLİM KRİZİNİ BODRUM’DA FAZLASIYLA HİSSEDİYORUZ
Yeşil Mutabakat’ın yerel yönetimlere yansımasını Bodrum özelinde değerlendiren Başkan Aras, iklim krizini Bodrum’da fazlasıyla hissettiklerini söyledi. Su kayıp kaçaklarına ve su arzındaki problemlere vurgu yapan Başkan Aras, yaklaşık 100 birim suyun 42 birimi patlayan ve arızalanan borularla maalesef kaybedildiğini söyledi. Yerel yönetimlerin yapacak çok işi olduğunu ifade eden Aras, “Değişimler bireylerle başlıyor. Yani siz gerçekleştirdiğiniz küçük bir su tasarrufuyla ya da atık ayrıştırmasıyla çok farklı bir değişim sağlayabilirsiniz.
Bölgesel krizler de bölgemizi çok etkiliyor. Yaşanan göçlerin stratejik problemlerinin yanındaki bir sebebi de iklim krizi. İnsanlar bulundukları coğrafyada hayatlarını sürdürebilecek bir yaşam hakkı bulamıyorlarsa göç ediyorlar. Akdeniz bölgesi bu durumdan fazlasıyla etkileniyor. Yine ayrı bir konu da yangınlar. Görünüyor ki orman yangınlarıyla bundan sonra daha fazla yüzleşeceğiz. Yangınlarla sadece ormanlarımızı değil, ekosistemin büyük bir parçasını da kaybediyoruz. Ticaret Bakanlığımızın yapmış olduğu bir Yeşil Mutabakat Eylem Planı var. Ancak yerelde bizim bunları kendimize uyarlamamız lazım. Her kentin dinamiği ayrı. Eğer dünyaya entegre olmak istiyorsak. her kent kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı hazırlamak zorunda. Bodrum, Türkiye’nin uluslar arası platformda çok önemli bir yere sahip olan bir kenti. O yüzden uluslar arası toplumla ve AB ile yeşil mutabakat konusunda uyum, bizim için çok değerli. Bodrum’un karbon sınır düzenlemelerini yapıldığını, otellerde, ulaşımda, katı atık ve su yönetiminde, karbon ayak izinin belli bir oranda düşürüldüğünü uluslar arası alanda göstermek zorundayız.” dedi
Bodrum’un yakınında bulunan iki tane termik santralin ciddi bir karbon salınımı yapıtığını söyleyen Başkan Aras, “Soğutma suyu olarak zaten bizim çok kıt olan suyumuzu kullanıyorlar. Muğla’nın 1 yıllık suyunu iki termik santral yok ediyor. Bölge için hem hayati hem de turizm açısından çok önemli bir aşamaya geçiyoruz. Bodrum’un yüzü batıya hep dönüktür. Bodrum’da yerel bileşenlerimizle kendi eylem planımızı yapabiliriz. Ve bu adımlarla belli bir noktaya gelebiliriz. Biz koylarımızın ve kamusal arazilerin imara açılmasına karşı çıkıyoruz ve bunun gibi birçok rantsal durumla mücadele ediyoruz.Hep birlikte Bodrum’da bunun mücadelesini sürdürüyoruz. Bodrum’un atık ve su yönetiminden, ulaşımından, çevre politikasından, denizinden, tarihinden ve kültüründen Bodrum’da yaşayan herkes sorumlu. Herkes kendine bir pay biçerek görev alacak ve güzel Bodrum’u çocuklarımıza miras olarak bırakacağız.” dedi.